Kıskanç Papatya Masalı
Bahçıvan amcanın bahçesindeki çiçeklerden biriydi papatya. Her sabah bahçıvan amcanın hortumundan fışkıran su ile uyanır, gerim gerim gerinirdi. Etrafındaki diğer çiçeklere hiç selam vermezdi. Gül, leylak, hanımeli; “günaydın, papatya kardeş!” dediklerinde ise, o yüzünü başka yöne çevirirdi.
Diğer çiçekler neşe içinde birbirleriyle sohbet ederken, papatya onları içten içe kıskanır, ama belli etmezdi. Bahçıvan amca tüm çiçeklerini seviyordu. Onlara iyi bakıyordu… Çiçeklerini suluyor, toprağı havalandırıyor, etrafta oluşan zararlı otları temizliyordu. Bir yandan da onlarla sohbet ediyordu;
-Beyaz papatyam gelinim, pembe gülüm, mis kokulum, karanfilim selvi boylum, leylağım kokuna hayranım diyordu.
Çiçekler bahçıvan amcanın iltifatlarından çok hoşlanıyorlardı. Ona daha güzel görünmeye çalışıyorlardı.
Kıskanç papatya: Hiç boşuna uğraşmayın. En güzel benim. Ben beyazım, ben gelinim, ben güzelim. Bahçıvan amca en çok beni seviyor, diyordu.
Bir gün çiçek satıcısı bahçeyi ziyarete geldi. Bahçıvana;
-Dükkânımda papatya kalmadı. Papatya almaya geldim, dedi. Bahçıvan amca papatyaları makas ile kesti.
-Beyaz gelinlerim bakalım kimlere hediye edileceksiniz. Annelere, öğretmene, eşe, dosta, kardeşe. Haydi size güle güle!… dedi.
Kıskanç papatya da diğer papatyalar ile satışa gidecekti. O an içi titredi. Bahçesinden, bahçıvanından ve diğer çiçeklerden ayrılacaktı. Dükkâna geldiğinde çiçekçi papatyaları su dolu vazolara yerleştirdi. Birinci gün papatyaların bir kısmı satıldı. İkinci gün diğer papatyalarda satılınca, kıskanç papatya vazoda yalnız kaldı. Aklına bahçesi geldi.
– “Ah güzel bahçem, kıymetini bilemedim. Arkadaşlarımı çekemedim. Bilseniz sizi ne çok özledim.” dedi.
Ertesi gün çiçekçi elinde yeni çiçeklerle dükkâna geldi.
-Aaaa bu çiçekler, arkadaşlarım gül, leylak, hanımeli onlar değil mi bunlar?
Onları görünce çok neşelendi, hemen selam verdi.
-“Günaydın arkadaşlar, hoş geldiniz” dedi.
Çiçekler gülümsedi şaşkındılar: Papatya bize selam verdi. Kendini beğenmedi…
Papatya: Kıskançlık yapmak, kendini beğenmişlik gereksizmiş… Her çiçek güzelmiş. Alıcısı, seveni farklıymış. Onu da burada öğrendim. Çiçekçi onları, papatyanın yanındaki vazolara yerleştirdi. Biraz sonra dükkâna Ceren ile babası geldi. Ceren öğretmenine çiçek götürecekti.
Çiçekçi: Hangi çiçeği istersiniz? diye sordu, cerenin babası; Leylak ve hanımeli olsun dedi.
Ceren: Papatya ve gülü de koyalım. Hepsinden olsun!… dedi.
Çiçekçi: O zaman ben size güzel bir buket hazırlayayım ! Leylak, gül, hanımeli, karanfil, papatya, Hepsi bir bukette birleşti. Birbirlerine sevgi ile sarıldılar. Artık çok mutluydular.