Dünya’nın En Güzel Gülü Masalı
Bir zamanlar yaşlı bir kraliçe varmış. Kraliçe güçlü, dediği dedik bir insanmış. Kimse bir dediğini iki etmezmiş. Kraliçe, bütün mevsimlerde dünya ülkelerinde yetişen güllerden güzel güller yetiştirirmiş. Ama sarayda, acı ve keder kol geziyormuş o sıra, Çünkü kraliçe çok ağır hastaymış, doktorlarda iyileşebilmesi için tek bir çarenin olduğunu söylüyorlarmış.
-“Tek bir umut var kraliçenin kurtulması için” demiş bir bilgin.
-“Eğer dünyanın en güzel, en soylu gülünü bulup getirirseniz kraliçe uzun yıllar yaşar.”
Bilgin, yaşlı kraliçenin iyileşmesi için dünyanın dört bir yanında en güzel gülü aramaya koyulmuş ama hiç biri işe yaramamış. Sonunda kraliçenin küçük oğlu annesine seslenerek;
-Beni dinle, demiş ve başlamış okumaya.
Kitapta; cennetin görünmeyen bir köşesinde açan yapayalnız bir gülden söz ediliyormuş. Bu gül kendisini ta derinden görmek isteyene görünürmüş. Beyaz bir gülmüş ama güneşin batışında pembeleşen, o kızıllık yansıdığı vakit büyüleyici bir renge bürünen bu gül gerçek sevginin ve güzelliğin simgesi imiş.
Birden tatlı bir pembelik yayılmış etrafa, Kraliçenin yanaklarını pespembe olmuş, gözleri büyümüş, bir güneş gibi parlamış ve kitabın yaprakları arasında pembe bir gül, dünyanın en güzel gülü belirivermiş.
-“Onu görüyorum !” diye bağırmış kraliçe.
Bu gülü kim görürse bir daha hiç mutsuz olmaz ve hayatı boyunca sağlıklı mutlu şekilde yaşarmış.