Ay’la Güneş’in Oyunu Masalı
Bir varmış, bir yokmuş. Gökler ülkesinde bir güzel yaşarmış. Adı Güneş’miş. Bu güzelin güzelliğinden her yer aydınlanır, karanlıklar kaçarmış. Güzelliği dillere destanmış. Güzelmiş güzel olmasına da bu güzelinde bir derdi varmış. Gökler ülkesi güzelinin canı çok sıkılıyormuş. O kadar yalnızmış ki. Bir gün şöyle demiş kendi kendisine;
-Koca gök ülkesinde en güzel olsam ne yazar, yalnız yaşadıktan sonra, arkadaşım yok, kardeşim yok, konuşacak kimsem yok, oynayacak bir arkadaşım bile yok.
Güneş uflamış, puflamış. Bir arkadaş bulmak için ışıklarının yarısını bile vermeye razıymış. Sağa bakmış kimse yok. Sola bakmış kimse yok. Sıkıntıdan neredeyse çatlayacakmış. Gerçekten de Güneş, koca gök ülkesinde ne kadar da yalnızmış. Öte yandan aşağılarda duran Ay’ın da canı çok sıkılıyormuş. Onunda arkadaşı yokmuş. Uzay boşluğuna seslenmiş Güneş:
-Kimse yok mu?
Ay, Güneş’in söylediklerini duymuş, çok şaşırmış. Çünkü o, kendisinden başka herkesin arkadaşının olduğunu sanıyormuş. Güneş’ e seslenmiş: -Hey Güneş kardeş, merhaba, yalnız değilsin! Bak işte bende buradayım. Haydi seninle oynayalım.
Güneş, bu sözlere çok sevinmiş. Sonunda bir arkadaş bulduğu için çok mutlu olmuş Ay’a seslenmiş:
-Benimle arkadaş olmak istemene çok sevindim fakat birbirimizden çok uzaktayız. Nasıl oynayabiliriz ki demiş.
-Uzaktan oynanan oyunlar da var. Eğer istersen seninle saklambaç ve ya kovalamaca oynayabiliriz, demiş Ay.
-Haydi öyleyse, oyuna başlayalım, demiş Güneş ve Bu işe çok sevinmiş. Sevinçle Ay’ı takip etmiş.
Ay neşeyle dönüyormuş. Güneş’i yakalamak istiyormuş. Başlamış onu kovalamaya, güneş koşmuş, ay kovalamış. Bir türlü güneş’i yakalayamamış. Ay’la güneş’in neşeli çığlıkları uzay boşluğuna yayılmış. Bu güzel oyun günlerce sürüp gitmiş. Ertesi gün saklambaç oynamışlar.
Ay geceye gizlenmiş. Güneş onu bulamamış. Güneşin canı artık hiç sıkılmıyormuş. Ay gibi güzel, iyi huylu bir arkadaş bulduğu için mutluymuş. Birbirlerini o kadar çok sevmişler. Ay, güneşi yakalamayı çok istiyormuş. Ona şöyle demiş: -Bir gün mutlaka seni yakalayacağım. Sıkı sıkı tutup hiç bırakmayacağım.
Güneş çok şaşırmış:
-Bu mümkün değil. Beni nasıl tutabilirsin ki? demiş.
Ay karar vermiş bir kere. Güneş’i yakalayacakmış. Gece olmuş koşmuş, gündüz olmuş koşmuş sonunda güneşi yakalamış. Onu öyle bir tutmuş ki! güneş görünmez olmuş. Güneş’i tutmuş ya bırakmak istemiyormuş. Bir yandan da şöyle diyormuş: ;
-Yaşasın, güneş kardeş seni tuttum. Arkadaşsızlıktan kurtulduk. Artık yalnız değiliz. İşte o anda güneşin ışıkları kesilmiş. Yeryüzü kapkaranlık olmuş. Dünyada ki güzellikler görünmez olmuş. İnsanlar telaşlanmışlar. Çocuklar hep bir ağızdan;
-Bakın bakın güneş tutuldu.! demişler. Herkesin gözü onlardaymış. Radyolar, televizyonlar güneşin ay tarafından tutulduğunu anlatıyormuş. Güneş çocukların sözlerini duyunca; -Ay kardeş, seninle kovalamaca oynamak çok güzel ama aşağıda, yeryüzünde neler oluyor, demiş.
-Neler oluyor ? demiş Ay.
-Sen beni tutunca ışığım kesildi. Dünya ısısız ve ışıksız kaldı. Her taraf karardı. Çocuklar üşüdü. İnsanlar telaşlandı. Onların mutlu olması için beni bırakmalısın, demiş.
Ay, dönüp dünya’ya bakmış. Gerçekten de güneş doğruyu söylüyormuş.
-Haklısın galiba, yalnız kendimi düşünmekle bencil davrandım. Şimdi seni bırakıyorum. Haydi yine saklambaç oynayalım, demiş.
Ay güneş’i ebelemiş, Güneş ay’ı sobelemiş. Bu güzel oyun her gün her gece sürmüş. O günden sonra Ay’la Güneş’in canı hiç sıkılmamış. Çocuklarda bol ışıkla büyümüş.